NİYETİMİZ

Bizim niyetimiz temel ihtiyaçları onarmak ,şu an içinde bulunduğumuz anlayışla insanların gerçekten kim olduğunu, bilimin, doğanın ve teknolojinin (Dini, politikayı,ve parayı tercih etmektense) insanın kişisel gelişimde bir anahtar olduğunu aydınlatmak ve yanlızca bireysel insan olarak değil ama yapısal ve ruhsal bir uygarlık olduğumuzu kavramak. Bu anlayışın ana aydınlığı, gelişmekte olan ve ortak yaşıyan esas doğa kanunlarının bu anlayışlarla nasıl sıralandığını kişisel ve sosyal kurumlara anlatmak. Dünyadaki yaşam bu doğruluklar sayesin'de sürekli posotiv bir yolda büyüyecek. Toplumsal sınıflaşma, savaş ön yargı, seçkinlik, (lider ayrımı), suçluluk etkinlikleri gibi negativ sosyal olgunlukların sürekli azaltıp ensonun'da insanın davranışlarından ve dünüyasından yok edebilmek.

Tabiki bu olanağın dikkate alınması veyat kabullenmesi çoğu insanlar için çok zor, çünki çoğumuz toplum tarafından şartlandırılmış ve bu yüzden suçun, yozlaşmanın ve sahtekarlığın "hayat böyledir" ve herzaman insanları kandıracak ve zarar vericek "insanlar var" diye düşüceler edinmişiz.
Bu propagandanın en büyük reklamını yapan'da "Dindir"
Dinin reklamı'da: "bizler ve onlar" veyat "iyi ve kötü".
Bu tür düşünce sahte bir varsayımı reklam ediyor okadar.

Gerçek ise, yaşadığımız toplum farkın'da olmadan Azınlık (kitlik) yaratıyor.
Bu azınlığın sonucu'da insanların kendilerini koruma davranışına itiyor, dolandırarak veyat çalarak istediklerini elde ede bilseler bile.

Bizim araştırmamız sonucu ise, azınlık insanın davranışlarının anormal olmasın'da en büyük etkinlik ve hatta karmakarışık ruh bozukluğu halini ala biliyor. Eğer uyuşturucu maddenin bağımlılık veyat suç işleme ve hapsedilme istatistiklerine bakarsak, keşfederiz'ki yoksulluk ve sağlıksız toplumsal koşullar, bu insanların hayatındaki tecrübelerin bu tarz davranışlarla en önde çarpıştığını görürüz.

İnsanoğlu iyi veyat kötü değildir, (böyle bir kavram yoktur).İnsanlar sürekli gelişiyorlar, ve hayatlarının şartlarına göre etkilenip sürekli değişiyorlar. Bir insanın değerini (eğer böyle birşey varsa) belirleyen'de büyütülüş tarzı ve nasıl bir inaç sistemiyle şartlandırılmış olması. Bu basit bir gerçek, neyazık'ki bu gerçek dikkate alınmadığı için, insanlar'da ilkelliğin, rekabetin, açgözlülüğün ve çürüklüğün insan davranışın'da ana temel olduğuna inanıyorlar ve bu yüzden hapishane, polis ve farklı kontrol topluluğu olucakkı bu kötü 'eğilimlerin' üstesinden gele bilsin. Bu tamamen mantıksız ve yanliş.

Sonuç eğer birşeyleri temel olarak daha iyi değiştirmekse, amaç'da budur, önce herşeyin altında yatan esas nedenleri ve problemleri belirlememiz gerekiyor. Günümüzdeki toplumun 'cezalandırma' eylemi artık çağın gereksinimlerini karşılamayan, insanlık dışı ve verimsiz bir sistem.
Bir katil yakalanınca, çoğu insan bağırıp çağırıp o insanın öldürülmesini bile ister. Bu çok geri kalmış bir davranış. Gerçekten aklı başında bir toplum, eğer ne olduğumuzu ve değer yargılarımız hangi bir sistem içinde oluşturulduğunu anlayabilse, bu bireyi alır ve şiddetinin arkasında ne nedenler olduğunu öğrenir sonra bu bilgiyi araştırmacı departmantlara gönderip bu tarz şartlandırmanın eğitimle önlene bileceğini dikkate alınmasını sağlardık.

Artık uydurulmuş işlere son deme zamanı geldi. Artık güncel ve bugünki zamanın bilgileriyle yeni bir sosyal yaklaşım başlatmalıyız.

Ama ne yazıkki bugünki toplumumuz eskimiş, boş inançlarla ve çözümler doğrultusunun temelleriyle yola devam ediyor.
Aynı zamanda bunuda dikkate çekmemiz gerekiyor, kusursuz toplum düşüncesi (utop'ya) ve bitiş (Son) yoktur. Bütün kanıtlar her düzeyde sürekli "Değişimi" gösterir.
Ve bunun sonucun'da bizim kişisel hareketlerimiz hergün bizim hayatımızı biçimleştirip şu an bizim içimiz'de bulunduğumuz sosyal sistemi ebedileştirir.
Seçkin (elit) Güç sistemleri alışılmış geleneksel protestolar'la, yürüyüşler'le veyat siyasal dayanışmalarla az etkileniyor. Bu "kuruluş ayaklanmaların" dışına çıkmalıyız ve daha güçlü bir araçla çalışmalıyız.
Bu sistemi artık desteklemeyi bırakmalıyız, ve bilgi dağıtmalıyız, paylaşmalıyız, barış sağlamalıyız, beraber durmalıyız ve sevgiyi yüceltmeliyiz.

Bizler "sistemle savaşamayız". Nefret, Öfke ve "Savaş" mantığının işe yaramayışı değişim demektir, çünki Nefret Öfke, ve "Savaş" yerleşmiş güçlerin koltrol etmek için kullandığı sistem ve onlar bu listenin en önündeler.
Çeviren Bahar Budak

ZEITGEİST AYAKLANMASINA GİDİP ÜYE OLA BİLİRSİNİZ, YAKINDA TÜRKÇE'YE ÇEVİRİLİCEK..
http://www.thezeitgeistmovement.com